40 yıllık dostum Erman Toroğlu’nun her iki oğlu da bedelli imkanı olmalarına rağmen normal askerlik yaptılar. Küçük oğlu Fırat, Kars-Sarıkamış’ta zorlu bir askerlik yaptı. Senelerdir bize bölgeyi ve güzelliklerini anlata anlata bitiremedi.
40 yıllık dostum Erman Toroğlu’nun her iki oğlu da bedelli imkanı olmalarına rağmen normal askerlik yaptılar. Küçük oğlu Fırat, Kars-Sarıkamış’ta zorlu bir askerlik yaptı. Senelerdir bize bölgeyi ve güzelliklerini anlata anlata bitiremedi. Kars’ın tarihi dokusunu, Sarıkamış’ı, kayak sporu için oldukça elverişli ve dünyada sadece Sarıkamış ve Alpler’de olan toz kristal kar’ını, ormanın içinden geçen upuzun pistlerini, doğal güzelliklerini…
Nihayet bu sene gidebildiğim bu bölgenin gelişmesi, daha çok turist gelmesi için turizmci olarak bazı gözlemlerim var;
Örneğin, bölgede kayak yapmak isteyenler için Kask zorunlu. Bu güzel. Ancak zirveye çıkmak için her sefer 3 bilet gerekiyor. Niye? Ayrı ayrı bölgeler olsa tamam. Hatta pistlerin altındaki bakımsız tuvaletleri olan cafe’de yani “kütük ev”de kayakçıları seyretmek, kahve içmek için bile 2 bilet gerekiyor. 65 TL X 2 = 130 TL. Mantıksız.
Pistlerin tam ortasında Cami var. Namaz vakti, kayak ayakkabılarını çıkarıp -5, -10 derecelerde abdest alıp namaza duran 1 kişi yok. Cuma namazı saati de oradaydım. Dört ya da beş kişi vardı, onlar da personel, yani teleferik çalışanları veya kafe çalışanları. Aslında bir ufak mescitle bu ibadet çözümlenebilirdi. Ancak, söz konusu cami olunca, civarda içki de içilmiyor. Yani tüm dünyadaki kayak merkezlerinin klasiği olan sıcak şarap vs yasak. Buraya yerli, yabancı turist gelecek, adam dünyanın en güzel toz karında kayak yapacak, sonra cafe’de oturup dinlenirken bir bira içemeyecek. Neden gelsin ki bu turist ? Yurtdışı sitelerinde Sarıkamış kayak merkezini sorgularken ilk yorumlar zaten şöyle; “Cafelerde içki yasağı var!”
Elbette Sarıkamış’ta kapasite on katına çıkabilir, fiyatlar da 10 katı olabilir ama bu zihniyetle değil. Rumeli Hisarı’nda da dünyanın en güzel akustiği olan eşi benzeri olmayan, dünyanın tek boğaz manzaralı konser alanına da cami yapmışlardı. Ve artık konser falan yok. Maksat Turizmi, turisti, içkiyi, müziği engellemekse bu başarılı bir uygulama. Ancak, biz kendi inanç ve yaşam biçimimizi başkalarına, misafirlerimize, turiste dayattıkça, sadece turist sayısı değil dine inananların sayısı da azalıyor maalesef. Bu şekilde giderse son 20 yılda %20-30 lara varan, inancı azalan hata inançsız bir yerli nesil olacak gibi gözüküyor. Üzülüyorum.
Kısa notlar;
Oteller bölgesi güzel bir bölgede kurulmuş. Yer müsait. Merkezde ufak bir çarşı kurulabilir. İnsanlar akşamları orada kahvelerini, biralarını, şaraplarını içebilir, canlı müzik dinleyebilir. Ama burada sistem öyle değil. Her otelin içerisinde iş yapmayan satış üniteleri, butikler, müşterisiz berberler, 40 otelde 40 fotoğrafçı var.
Dünyanın en uzun ve en güzel kızak yolu da burada. Ama bakımsızlıktan kızak yolunda ve her noktada ağaçlar çıkmış. Sanki o doğal yolla çıkan çamlar kullanılabilir gibi ama onları da her sene dozerle eziyorlarmış.
Erzurum’da Pistlerde, ilkokul talebelerini hocalarıyla birlikte kayak yaparken görmüştüm. Sarıkamış’ta okullarda ne yazık ki böyle bir uygulama yokmuş.
Sarıkamış kayak sonrası, Kars merkezde bir gece kaldık. Başta Ani Harabeleri, Çıldır gölü, Kars Kalesi, Peynir müzesini gezdik. Alışveriş yaptıktan ve elbette Kars Kalesinin karşısındaki “Kaz Evi” restoranının sahibi Anadolu’nun gururu, ilk Türk kadın girişimcisi Nuran Özyılmaz ablamızda muhteşem kaz eti ve yöresel yemekler yedikten sonra evimize döndük.
Eksik kalan gezimizi seneye tamamlamak üzere Hoşçakal Serhat Şehri Kars.
Comentários